NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ بْنِ
مَيْسَرَةَ
الْجُشَمِيُّ
قَالَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الرَّحْمَنِ
بْنُ
مَهْدِيٍّ
عَنْ
مُعَاوِيَةَ
بْنِ صَالِحٍ
عَنْ
الْعَلَاءِ
بْنِ الْحَارِثِ
عَنْ
مَكْحُولٍ
عَنْ ابْنِ
جَارِيَةَ عَنْ
حَبِيبِ بْنِ
مَسْلَمَةَ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ يُنَفِّلُ
الرُّبْعَ
بَعْدَ
الْخُمُسِ
وَالثُّلُثَ
بَعْدَ
الْخُمُسِ
إِذَا قَفَلَ
Habib ibn Mesleme'den
demiştir ki
Rasûlullah (s.a.v.) (bir
seriyyeyi savaşa gönderirken) Humus (denilen beşte bir hisseyi ganimetlerden
çıkardık) tan sonra (kalanın) dörtte birini nefel olarak vereceğini va'dederdi.
(Seriyye savaştan) dönerken (bir nefel va'detmek isterse o zaman da) Humus
(denilen beşte bir hisseyi ganimet mallarından çıkardık) tan sonra (kalanın)
üçte biri(ni nefel olarak vereceğini va'dederdi).
İzah:
Hz. Peygamber; ordu
içerisinden bazı kimselerden bir seriyye birliği ttşkil ederek düşman üzerine
gönderirken, onlara ganimet paylarının dışında bir de nefel vereceğini
vadettiğinde mevcut ganimetlerden Allah'ın ve Rasûlünün hakkı olan beşte bir
hisse çıkarıldıktan sonra kalanın dörtte birini nefel olarak vereceğini
va'dederdi. Fakat savaştan dönerken gösterilecek yeni bîr yiğitlik için bir
nefel vadederse humus ayrıldıktan sonra kalan ganimetlerin üçte birini nefel
(bağış) olarak vereceğini va'dederdi.
Hz. Peygamberin savaşa
çıkan gazilere ganimet mallarından Allah'ın ve Rasûlünün beşte bir hissesi
çıkarıldıktan sonra kalan ganimetin dörtte birini va'detttiği halde harpten
dönerken düşmana ikinci defa galebe çalması halinde, beşte bir hisse
çıkarıldıktan sonra kalan ganimetin üçte birini vermeyi va'detmesinin
hikmetini İbnü'l-münzir şöyle açıklıyor: ".... Çünkü harbe girerken
askerlerin hayvanları kuvvetli, harpten sonra ise daha yorgun ve zayıftırlar.
Askerlerin kendi durumları da böyledir. Bu bakımdan mücahid-ler bir an önce,
çoktandır kendilerinden uzak kaldıkları, ailelerine kavuşmak isterler. Bu
sebeple dönüşte kendilerine daha fazla vermeyi va'detmiş-tir. Hattabi,
İbnü'l-Münzir'in yukarıdaki sözlerini naklettikten sonra şu görüşlere yer
veriyor:
"Bu söz vazih
(açık) değildir. Çünkü hadisdeki dönüş tabirinin yurtlarına dönüş manasına
geldiği kanaatini uyandırıyor. Halbuki hadisin manası bu değildir. Hadisteki
sefere çıkmak sözüyle kastedilen bir müfrezenin gaza için sefere çıkmasıdır.
Bunlar düşmandan bir gruba üstünlük sağlarlarsa aldıkları ganimetten
dörttebiri kendilerine verilir. Geriye kalan kısmına da tüm ordu iştirak eder.
O savaştan kendi birliklerine dönerlerken düşmanı ikinci defa daha yenilgiye
uğratacak olurlarsa bu defa aldıkları ganimetten kendilerine üçte bir verilir.
Zira düşman daha dikkatli ve uyanık olduğu için harpten sonra tekrar hezimete
uğratmak daha güç olur." Hattâbî'nin bu görüşü daha çok kabul görmüştür.
Hanefi ulemasına göre Hz. Peygamber seriyye mensuplarına ''ganimetlerden beşte
bir hisseyi ayırdıktan sonra kalan ganimet mallarının dörtte birini veya
üçtebirinî size nefel olarak vereceğim" diye şart koştuğu için onların
nefelini ganimetlerden beşte bir hisseyi çıkardıktan sonra vermiştir. Eğer
devlet reisi bu durumda olan askerlere "Size nefelinizi beşte bir hisseyi
ayırdıktan sonra ganimet mallarının kalanından şu kadarını vereceğim" diye
bir şart koşmazsa onların nefellerini ganimet mallarından beşte bir hisseyi
çıkarmadan önce verebilir. Nitekim Hattâbî bunun da caiz olacağını söylemiştir.
Hanefilerin meşhur kitabı Hidaye Haşiyesinde açıklandığına göre İmam-ı Ahmed
"Ganimetler ele geçmeden önce va'dedilen nefelin ganimetlerden beştebir
hisse ayrıldıktan sonra ganimet mallarının kalanından verilir. Fakat
ganimetler ele geçtikten sonra vadedilen nefeller sadece ganimet mallarından
ayrılan humustan (beşte bir hisseden) verilebilir." demiştir. İmam Malik
ile İmam Şafiî'ye göre ise nefeller hiçbir zaman ganimetlerden verilemezler.
Ancak ganimetlerden ayrılan beşte bir hisseden verilirler. Hatta îmam-ı
Şafiî'ye göre nefeller bu beştebir hissenin beşte birinden verilir. Bu sebeple
İbn Raslan metinde geçen "üçtebir" kelimesini "beş-tebirin,
beştebirinin üçtebiri" şeklinde te'vil ettiği gibi "dörttebir"
kelimesini de" beşte birinin beşte bHnin dörtte biri" şeklinde
te'vil etmişlerdir.[bk. Bezlü'l-Mechûd XII, 363-364.]